Bir arkadaşım, “Yazarlar yamyamdır” dedi. Onlarla hiçbir şey paylaşmaya gelmezmiş. Kimbilir, kafalarının içinde dönüp duran edepsiz kelimeler, o paylaştıklarını tutup hangi kılıflara sokar, onlara tecavüz edermiş. İki yüzlü yamyamlar, çevrelerindeki herşeyi, herkesi, küçük bir sohbeti, yolda yürürken şahit oldukları münferit olayları, en ufak bir mutluluğu, en şiddetli kavgaları, ölümü, anılarını, rüyalarını, acıyı, şaşkınlığı, hayal kırıklıklarını, umutlarını, velhasıl hayatla alakalı ne varsa hepsini malzeme yaparlar, hiç saygı duymazlarmış. Ne kendininkine ne başkalarınınkine. Mahremiyet mefhumundan nasibini almamış ilkel ve bencil yaratıklar. Daima aç etoburlar.
“Deme yahu!” dedim. “Dur, bunu da yazayım.”
5 yorum:
Yazarlar için yamyam diyemem. Aksine yazarların Tanrı olma güdüleri vardır belkide, yaratma, baştan yapma, bir oyun gibi istediğini yapma kabiliyeti, kurgusal güdüsü...
Hak veriyorum Cellissia. Tanımların çok yerinde ve doğru, yalnızca Tanrı olma güdüsü kısmını daha önce hiç düşünmemiştim.. Ama duyar duymaz aklıma da yattı hani..
Oysa yazar anlamaya calisir, hissetmeye, paylasmaya yuku azaltmak, aciyi hafifletmek icin.
Evet, bu da doğru.. özellikle hissetmeye çalışmak çok mecburi. Gerçi ben daha çok kusmak için yazıyorum sanırım :)
herkes her ne yapıyorsa beğenilmek için yapıyor zaten. yazanı da yazmayanı da. narsizm, evet çok doğru. yazan herkeste kendini çok farklı görme huyu olduğuna sıkça şahit oldum. yükü paylaşmak konusunda ise, söylediğim gibi, ben daha çok kusmak için yazıyorum zaten :)
Yorum Gönder