15 Mart 2009 Pazar

Üç Maymun

Maymunun birini kafese kapatmışlar. Kafesin içinde bir de düğme varmış. Eğer maymun o düğmeye basarsa, elektrik veriyorlarmış. Gel zaman git zaman, maymun o düğmeye basmaması gerektiğini öğrenmiş. Artık düğmeye yaklaşmıyormuş bile. Günlerden birgün, maymunun yanına bir başka maymun daha getirmişler. Yeni gelen maymunun düğmeyi keşfetmesi uzun sürmemiş. Hemen parmağını uzatmış basmak için. Fakat başarılı olamamış. Kafeste kendisinden daha uzun süredir yaşamakta olan maymun bir güzel dövmüş onu. Yeni gelen neye uğradığını şaşırmış. Bir kaç kere daha denemiş düğmeye basmayı ama, değil dokunmak, etrafına bile yaklaştırmıyormuş diğer maymun onu. Çabaları boşa gitmiş. Yeni gelen düğmeye her basmak istediğinde dayağı yemiş. Böylece o da düğmeye yaklaşmaması gerektiğini öğrenmiş. İki maymun, düğmeyi görmezden gelerek, kafesin içinde gül gibi geçinip giderken bir üçüncü katılmış aralarına. Üçüncü de tıpkı diğerleri kafesi keşfetmeye başlamış gelir gelmez. Merakını cezbeden ilk şey de o malum düğme olmuş. Heyecanla atlamış, düğmeye basmak istemiş. Ama kafesin eski sakinleri onu hemen yakalayıp dövmeye başlamışlar. Ancak dikkati çeken, ikinci maymunun dayak konusunda gösterdiği hırsmış. İntikam alırcasına dövüyormuş yeni gelen üçüncüyü. Kafesin en eski sakini olan maymundan çok daha istekliymiş dayak konusunda. Tuhaf olan, ikinci maymunun üçüncüyü neden dövdüklerini kesinlikle bilmiyor oluşuymuş. Kafese son gelen maymun da yediği dayakların ardından akıllanmış (!) ve düğmeye yaklaşmaz olmuş. Ortada basılacak bir düğme kalmayınca (?), barış içinde yaşamaya başlamışlar.

Zaman hep yaptığı gibi akıp geçmiş, bir gün kafese ilk konulan maymun ölmüş. Yerine başka bir maymun getirmişler. Bu maymun da, maymunluk yapmaktan geri durmamış ve düğmeyle oynamak istemiş. Elbette diğer maymunların dayağını yemekten kurtulamamış. İlk maymun öldüğü için, kafeste o düğmeye neden basılmaması gerektiğini bilen maymun yokmuş ama dayağın şiddeti gözle görülür derecede artmış. Son gelen maymun, öyle bir dayak yemiş ki, düğmeye dokunmayı tekrar denemeyi aklından bile geçirmemiş. Kafesteki üç maymunun adını “görmedim, duymadım, bilmiyorum” koymuşlar. Onları gözetleyenlerden biri de “işte biz bunlardan geliyoruz” demiş. Adamı eşek sudan gelinceye kadar dövmüşler. Adam vazgeçmemiş. Ömrünce vazgeçmemiş. Sonunda o da ölmüş. Şimdi biz, “görmedim, duymadım, bilmiyorum” un dayağını yiyoruz. Böyle giderse, biz de görmüyor, bilmiyor, duymuyor olacağız. Düğmeye basın artık.

3 yorum:

Aslı Soylu dedi ki...

not: Verdiği ilham için İnci Vardar'a teşekkürler...

Loreathan dedi ki...

Çok güzel bir hikaye gerçekten, eline sağlık ^_^

Aslı Soylu dedi ki...

Teşekkür ederim :)