25 Haziran 2009 Perşembe

Other Side

Lafı uzatmayacağım, Michael Jackson öldü dün gece, biliyorsunuz. Milyonlarca yaldızlı sözü hatırasına hürmeten tekrarlıyorlar zaten, bir de ben yapmayacağım. Malumunuz, devir copy paste devri, o copy – paste devrinin adamı değildi.

Ee, ne diyeceğim o halde? Hiç. Ben Michael Jackson hakkında konuşmaya bundan birkaç ay evvel başlamıştım zaten, Gaipten Sesler Korosu’nda. “Take Me To The Other Side” başlığıyla... Özetle şunu anlatıyordum: Ölüm Meleği O’nu arıyor, fakat bir türlü bulamıyordu. Geçirdiği estetik ameliyatlar yüzünden, evet. Dünyaya O’nu bulmakla görevlendirilen bir bilim adamı yollamışlardı. (Charles Darwin’i, “evrim mi geçirdi acaba?” düşüncesiyle.) Bilim adamı, çeşitli Michael Jackson adaylarıyla Ölüm Meleği’ne geri döndü, Bülent Ersoy, Marilyn Manson... Hiç biri “O” değildi. İronik, değil mi?

Hikayemin bir türlü tamamlayamadığım son ayağına gelmişti sıra. Çok bekledim, çok beklettim. Ne oldu peki? Michael hikayemi benim yerime tamamladı. Çok tuhaf hissediyorum.

Hikayelerinizi tamamlayın. Yoksa hiç düşünmediğiniz bir anda tamamlanıveriyorlar.

Annie are you ok? Definitely not. Just beat it.

Hikayeler için:

Take me to the other side - intro
Take me to the other side - I
Take me to the other side - II

Hiç yorum yok: