14 Haziran 2009 Pazar

10 adımda yazarlık

Anlamadım, ne çok düşmanı varmış bu yazarların. Tamam, fikri suçlar kapsamında ceza alan, yıllarca hapis yatan, kitapları toplatılan, sürgün edilen ve hatta öldürülen pek çok yazar var, pek çok farklı zamanda, pek çok farklı memlekette. Durum bundan ibaret değilmiş ama, suya sabuna dokunmayan veya dokunmadığımı sandığım birşeyler yazsam da başıma gelmedik kalmıyor. Ya yazarlığı küçümseyen saldırılarla karşılaşıyorum, ya da ne yazdığımı neyi yazdığımı neden yazdığımı merak eden imalı sözlerle. Hayır, zaten tecavüze çok açık bir meslek, kalifikasyonunun okuma yazma bilmekle yeterli olduğu zannedilerek rahatlıkla yapılabileceği düşünülüyor. Böylece kurunun yanında yaş da mı yanıyor bilemiyorum ki, dudaklar alayla kıvrılıyor ve aşağılanıyor bu iş? Küçümseyen takıma tek bir tavsiyem var: okumayın. Hiçbir yazar zorlamıyor sizi. Edebiyat, müzik gibi, resim gibi, sinema gibi değildir ki, maruz bırakılamazsınız, tercih etmek zorundasınız. Girdiğiniz bir mağazada kulaklarınızı tırmalayan, midenizden ekşi sular yükselmesine sebep olan melodileri duymaya mecbur kalabilirsiniz, sokak ressamlarının kötü reprodüksiyonlarına bakmak, Louvre’da sonsuz istirahatine çekilmiş bir tabloyu salı pazarı tişörtlerinin üzerinde görmek zorunda bırakılabilirsiniz. Televizyonda izleyecek hiçbirşey bulamayıp gösterdikleri üçüncü sınıf filme razı olabilirsiniz. Ama size kimse bir kitabı zorla okutamaz. Edebiyata maruz kalamazsınız, okumayın.

Amaaaa... “ne yazdın, neden yazdın, nasıl oluyor da oluyor yazıyorsun” diye yakamı bırakmayan kendini bilmezlere –aslında biliyorsun sen kendini- bir rehber hazırladım, buna uyarsanız şahane eserlere imza atabilirsiniz. E biraz uyduruk olur ama, olur mu olur.

Evet, çok kızdırdı biri beni, hem okuyor, hem küçümsüyor, hem de hayran. Madem edebiyata tecavüz etmeye kararlı insanlar var, minareyi çalarken kılıf hazırlamalarına yardımcı olayım. Yazarlar kadar taş düşsün başınıza. Ben mi? Ben yazacağım yine. Herhangi bir olağanüstülüğü yok bunun, işim bu.

1. İnsanlardan nefret etmelisiniz. “Şu koca şehirde kaybolmuş hissediyorum”, “Kalabalıklar... o korkunç kalabalıklar üstüme üstüme geliyor ve ben boğuluyorum” gibi cümleler yazınızın anahtarı olmalıdır.
2. Herkes sahtedir, rol yapmaktadır ve bu sizi derin bunalımlara sürükler. Burada kişisel çatışmalarınıza değinmelisiniz.
3. Kendinizden de nefret etmelisiniz. Herkes rol yaptığı için siz de rol yapmaya mecbur olmuşsunuzdur. Bunun için bazen toplumu bazen de kendinizi suçlarsınız. Ama çoğunlukla toplumu.
4. Elbette sizi anlayan tek bir kişi bile yoktur bu dünyada. Ha, sonra hikayeniz içinde özel olduğunu düşündüğünüz birkaç kişiden bahsedebilirsiniz. Bu karakter veya karakterler görmüş geçirmiş tecrübeli bilge insanlar da olabilir. Toplumla alakasını çoktan kesmiş ama sizi görür görmez eski anıları canlanmış ve sizin özel olduğunuzu anlamışlardır.
5. Sıradanlık sizi çılgına çevirmelidir. Siz farklısınız ve bu nedenle yalnızsınız. Sizden başka herkes birbirinin aynı zavallı klonlardır.
6. Sizi anlayan tek kişi de ya ölmüştür ya da toplum kurallarına boyun eğerek sizden uzaklaşmış ve çarkın bir dişlisi olmaya karar vermiştir. Ona da kızarsınız.
7. Birbiriyle alakası olmayan iki konuya ait iki terimi belirtili ya da belirtisiz isim tamlaması şeklinde kullanmalısınız. Bu iç dünyanızın ne kadar geniş olduğunun bir kanıtıdır. “kozmik akşam yemeği” “sokak köpeklerinin prelüdleri” (oha)
8. Okurla dalga geçmelisiniz, aslında kendiniz için yazıyorsunuz, okuru boşverin.
9. Dürüst olmalısınız. Ama kesinlikle bokunu çıkartarak. Birşeyleri tasvir ederken daima en iğrenç yönlerini, en ağza alınmadık kelimelerle tarif edin. Cesur olun korkmayın.
10. Tek amacınız vay be dedirtmek olmalı. Ama yazınıza değil kendinize. Siz, yazdığınızdan daha önemlisiniz.

Güle güle kullanın.

İnci Vardar'a bu yüksek tesbiti ve kılavuza olan katkısı için teşekkür ederim :)
7. maddeye ek: kavramları birleştirip yeni bir kavrammış gibi gösterin ya da kelimeleri kesin, bozun, birleştirin, çarpıtın ki havalı görünsün. örnek: "kozmik yalansama", "bokumgibibokumabenzerbiradamcasına yaklaştı ve kalbim minik kuş şarkıları söylemeye başladı uzak diyarlarda."

2 yorum:

İnci Vardar dedi ki...

el emeği, göz nuru, beyin pekmezi yazım kılavuzunu okuduktan sonra bana takdir etmek dışında söz düşmez ama yüce insan barney stinson'dan alıntı bir cümlecik eklemek isterim.
7. maddeye ek: kavramları birleştirip yeni bir kavrammış gibi gösterin ya da kelimeleri kesin, bozun, birleştirin, çarpıtın ki havalı görünsün. örnek: "kozmik yalansama", "bokumgibibokumabenzerbiradamcasına yaklaştı ve kalbim minik kuş şarkıları söylemeye başladı uzak diyarlarda."

Aslı Soylu dedi ki...

çok doğru ya. kelime oyunlarına daha çok ek yapsaymışım. e dur yapayım ne olacak tutan mı var beni :)